Neredeyse bütün Pisidya şehirleri gibi dağlık bir arsada kurulu olan Ariassos, denizden 1000-1100 metre yükseklikteki bir vadinin içinde doğuyor.
Kent, Antalya-Burdur Karayolunun 50-55. Kilometresinde, Dağbeli (Hafızbey) yerleşimiminin güneyindeki; Sia ve Termessos üçgeninin üçüncü ayağını geçen bir birliğini buluyor.
Şehir surları, Roma Yolu, suyolu, Nymphaion, Bouleuterion, oldukça yıkılmış bir bölümü kaybolmuş jimnastik salonu, hamam ve tiyatrodur.
Üç kemerli şehir kapısının Severus Alexander'ın olduğu yerde olduğu belirlendi.
Lübnan doğumlu Severus'un, 222 ile 235'in arasında Roma imparatorluğu arasında düşünülürse, bu görkemli kapının dayandığı geçmişin bir bölümü daha iyi anlaşılabilir.
Üç kemerli şehir kapısının ortasındaki geçiş diğer geçiş yerlerine göre daha geniştir. Yapının uzunluğu 15 m, olmasını ise 11 m'dir. Yapının üzerinde olması gereken dört heykel kaidesinden üçü yerindedir.
Antalya ve kapı deyince ilk akla gelen elbette ki otel merkezinde bulunan ve “üçkapılar” olarak da bilinen hadrianus kapısı'dır.
Ama Hadrianus Kapısı kadar önemli ve güzeldir.
Ayrıca şehir kapısı ile çeşme binası arasında var olan kabul edilmiş sütunlu cadde üzerindeki iki, kentin kuzeybatı bölgesinde, bir tane olmak üzere toplam üç adet küçük kilise bulunmaktadır.
Kentin batı yamacında bugünkü Akkoç Köyü yolunu keserek inen Antik Roma Yolu kalıntısı mevcuttur. Düzgün döşenmiş iri bloklarla yapılmıştır. Bu yol, Termessos tarafından Ariassos'un batı kapısına gelen yoldur.
Şehir yerleşimi ile bütünleşmiş olarak doğu ve batı tarafta iki nekropol alanı bulunmaktadır.
Şehrin giriş kapısından sonra en sağlam durumdaki yapılar, 25 adet tespit edilen anıtsal mezarlardır. Şehrin doğu ve batı nekropollerinde bulunan bu mezarlar Pisidya taş işçiliğinin güzel örnekleri arasındadır.
Kentin kuzeybatı kısmında bulunan bouleterion yani meclis binası, 2 bölümden oluşan bir yapıdır. Oldukça yıkık durumda olan yapının oturma sıralarından bir kısmı günümüze sağlam olarak ulaşmıştır.
Buluntulardan anlaşıldığına göre, M.Ö. 1. yy'dan M.S. 3. yy'a kadar Ariassos'ta sikke basımı devam etmiştir.
Başlangıcı İmparator Augustus zamanında olup, Gallienus zamanında da sona ermiştir.
Notitiae Episcopatuum isimli, Roma'nın doğusunda kalan Hristiyan kentlerin ve kiliselerin hiyerarşik bir sıralamasını veren eserde, Ariassos, Batı Pamfilya Bölgesi'nde bir pisikoposluk merkezi olarak anılmaktadır.
Ekonomisinde üzüm yetiştiriciliği, şarapçılık ve zeytinyağı üretiminin önemli yer tuttuğu Ariassos'taki diğer bir gelir kaynağı da geçiş ücretleriydi.
Tepe bir konumda olan kent aynı zamanda geçiş merkezi olduğu için buradan geçenlerden alınan geçiş bedeli, ekonomi için oldukça önem arz ediyordu.
Ve bir gün, o günü, o anı yaşayanlarca muhtemelen lanetlen o gün yaşanan deprem...
Kayıtlara göre geç Roma döneminde yaşadığı deprem, bu güzelim kenti yok etti.
Depreminasında da terk edilen kentte, kaideler, evler, meclis binası, hamamlar ve daha güzel bir dolu yapı, devam eden adımladığımız, dikkatle yürüdüğümüz taşlı yollara dönüştü.
Bizlere kalansa, kitabeler, lahitler ve tüm görkemiyle duran giriş kapısı oldu.